20 Ağustos 2011 Cumartesi

Benicassim Fiberfib 2011

Epey uzun zaman olmuş yazmayalı. Eskiden buraya aklıma gelen herşeyi yazardım. Daha sonra sadece seyahatlerle ilgili yazarım, tam anlamıyla bir günlüğe dönüştürürüm demiştim, onu da becermedim. Neyse bu akşam evde yalnız kalınca geçen ay yaptığımız bu güzel seyahati/tatili anılara ekleyeyim dedim.

Bizim kemik tayfa ile (Brothers in Arms) yirmili yaşlarda bir hayalimiz vardı. Avrupa'yı beraber gezelim, baba rock festivallerine (Rock Werchter, Fiberfib, Sziget, vb) katılalım. Üniversite yılları malum maddi olanaksızlar, peşinden daha okurken işe dalıp çıkamamak, askerlik, evlenen arkadaşlar, çocuk vs derken zaman aktı, biz otuz yaşını devirdik. İlk projemiz bir rock festivali olmadı ama hiçbirimizin asla unutamadığı bir Berlin seyahati ve maratonu oldu. Sonra her gencin hayali Amsterdam'ı, oraya kadar gitmişken bir günlüğüne de olsa (biletler için geç kalmıştık, bir günlük bilet için beş saat sıra beklemiştik) Rock Werchter'i tattık. Pearl Jam çıkışı Ortaç ile sözleştik, seneye Fiberfib dedik.


Bu sefer herşeyi erkenden ayarladık, biletleri aldık, oteli, Barcelona'dan gidiş ve dönüşü her detayı düşündük. Ne de olsa tecrübelenmiştik. Barcelona yazısı beklesin ben önce Fiberfib'ten başlayayım.


Barcelona tren garından kiraladığımız araç (önümüz dört kişi olmasına rağmen bir saat sürdü) ile Tarragona üzerinden sohbet ede ede etrafı izleye izleye yaklaşık 3 saatte Benicassim'e vardık (Bknz. Tavsiye 1). Benicassim'de otel bulamadığımız için (yaklaşık 9 ay önce bakmamıza rağmen) biz en yakın yerleşim alanı olan Castellon'da kaldık (Bknz. Tavsiye 2).

Benicassim tam bir tatil beldesi. Uzun güzel bir sahili ve etrafında bol bol yazlık evler var. Otel sayısı az, dolayısıyla buranın lokal bir tatil bölgesi olduğu söylenebilir. Bizim kaldığımız Castellon ise daha içeride, daha tarihi ama sıkıcı sessiz bir yer, sanırım sessizliğinde İspanyolların tatillerini Ağustos ayında yapmaları ana etken.

İlk gün öğleden sonra otele vardık, akşama kadar vakit sahilde yürüyüş, etrafı kolaçan etmek ve yemek yemekle geçti (Bknz. Tavsiye 3). Akşam saat altı olunca kanımız kaynadı, arabaya atladık, hemen konser alanına gittik, araç parkında yer olmayınca konser alanının hemen karşısında bir alana aracımızı bıraktık. Amma velakin hemen karşımızda gördüğümüz konser alanına yürümemiz polisin muhteşem güzergahı sayesinde yarım saat sürdü. Polis her yerde aynı.

Girişte çok beklemeden sadece beş dakikada bilekliklerimizi aldık, son gittiğim Rock'n Coke'ta yarım saat sürmüştü. Ve kolayca konser alanındayız. Çok güzel organize edilmiş. Hangi birini saysam; sayısız yeme içme alanı, tuvaletler, izole ama birbirine yakın sahneler, çok büyük ve ses/ışık sistemi harika ayarlanmış ana sahne, ana sahnenin uzağında yer alan dinlenme alanı, dev ekranlar, vs vs. Çok hoşumuza gitti.

Kimleri dinledik? Arctic Monkeys, Portishead, The Strokes, Arcade Fire, Brandon Flowers, Elbow, Mumford&Sons (Bknz. Tavsiye 4). Headliner'lar saat 01.00 gibi sahneye çıktılar ve en az bir buçuk iki saat sahnede kaldılar. Fakat festival headliner'dan sonra bitmedi, her gün sabah karşı üç, dört yada beşte bile sahneye çıkan ve onları bekleyen müzikseverler vardı. Son gün Arcade Fire'dan bizim çıkışımız saat üç, otele varışımız dört idi. Öğlen Barcelona'dan dönüş uçağına yetişebilmek için sabah altı buçukta otelden ayrılmamız gerekti, sağolsun biz uyurken Erman birader bizi sağ salim Barcelona'ya geri getirdi. O gün sersem gibiydik, o halde (Bknz. Taviye 5).

Fiberfib'ten bahsedip İngilizler'den bahsetmemek olmaz. Sanki bu festival babalarının malı. Abartmıyorum konsere katılanların en az yüzde yetmişi İngiliz teenager'lardan oluşuyordu, biz yanlarında abi hatta amca gibi kaldık. Üniversite tatile girmiş, akıp gelmişler sanki. İş hayatım nedeniyle nefret ettiğim İngilizler'den binlercesiyle aynı ortamda olmak kolay olmadı. Ben mi çok kılım, belki evet ama adamların herşeyi faso. Üzerinde donuyla üzerimize işemeye gelenler (festival alanında bir insan donuyla ne yapar), konser esnasında kafası bir dünya olup sağa sola salça olanlar, üzerimize bira dökenler, oturduğumuz yerde dibimize gelip yanımızda bir saat kusanlar, ne rezillik aklınıza gelirse (Bknz. Tavsiye 6).

Festivale katılım sayısı konusunda tahminimiz elli altmış bin kişi civarındadır. Özellikle kamping alanı çok büyüktü ve İngiliz gençler resmen istila etmişlerdi. Gündüzleri tabiki sahilde geçirdik. Valencia bir saat uzaklıkta olsa da yorgunluktan gidecek halimiz yoktu. Biz de güneşlenip az da olsa yüzdük. Sahilde kör kütük geceden kalma gençleri horlaya horlaya uyurken görmek beklediğimiz bir sahneydi. Deniz pek dalgalıydı ama bu bizim deve güreşi yapmamıza engel olmadı. Sahil şeridi çok uzun ve geniş, özellikle kum çok güzeldi. Bu arada sahilde şezlong şemsiye vb şeyler için para isteyen birileri yoktu, herşey belediyenin bedelsiz hizmeti.

Sonuçta çok büyük bir zevk aldık, hala aramızda konuşurken zevkle o festivali yeniden yaşıyoruz. Buara gelmeden önce Barcelona'da geçirdiğimiz üç gün bizi epey yormuştu, Benicassim ve Fiberfib'te son barutlarımızı attık resmen. Son gün her ne kadar yorulmuş olsak da bir gün daha olsa bir gün daha konser yapsak dedik. Biz gittik, eğlendik, beğendik, gitmeyi düşünen herkese tavsiye ederiz fakat bir şartla :) (Bknz. Tavsiye 8).

Tavsiye Listesi:
Tavsiye 1: Eğer birkaç kişiyseniz mutlaka araba kiralayın, trenle gidiş dönüş masrafları ve Benicassim'de sağa sola gitmek için mutlaka araca ihtiyaç duyabilirsiniz, dolayısıyla araç kiralamak daha ekonomik
Tavsiye 2: Organizasyona 9 aydan daha da önce başlamanız lazım, mutlaka Benicassim'de kalmaya çalışın, Benicassim'den konser alanına on dakikada yürünüyor
Tavsiye 3: Adamlar Akdenizli, fırsatını bulunca hemen arkaya dolanıyorlar, bir tabak patates kızartmasına 15 Euro verdik, vermek istemeyen İngiliz holiganlar az kalsın karakolluk oluyordu.
Tavsiye 4: Indie rock seviyorsanız ille de Arctic Monkeys ve The Strokes (kız yorumu gibi olacak ama çok karizmalar ve harika müzik yapıyorlar). Deneysel birşeyler için ise Arcade Fire. Elbow İngiltere'de neden bu kadar popüler anlayamadık
Tavsiye 5: Siz siz olun festivalin ertesi günü dönüş yapmayın, dinlenmek şart
Tavsiye 6: İş hayatı, tatil, vb ne olursa olsun hayatınızın her anında İngilizler'den uzak durun
Tavsiye 7: Arkadaşlarınızı iyi seçin, 25 yıllık arkadaşınız sizi bir deve güreşi yüzünden denizde boğmaya kalkışmamalı
Tavsiye 8: Böyle bir festivale 35 yaşındandan daha önce katılın, aksi halde yıpranıyrosunuz

1 yorum:

msh dedi ki...

Özlettin kendini.
Senin daha ingilizlerle işin çok. Allah sabır versin.