2006 yılında Nürnberg dönüşü sadece birkaç saatliğine görebilmiştim Münih'i. Bir gün yolum tekrar düşer demiştim içimden, maşallah işim gereği sağa sola devamlı deplase haldeyim. Bu sefereki yurtdışı ziyaretimizin sebebi Analytica isimli fuar idi. Analitik cihazlar fuarı olarak bilinse de aslında laboratuvar cihazlarına yönelik bir fuar. Fuar yerine biraz Münih hakkında birşeyler karalamak lazım bloga.
* Her Alman şehrinde görebileceğiniz düzen ve organizasyon Münih'te en ileri düzeyde. Metronun, otobüsün yada tramvayın ne zaman geleceği ekranda yazılı ve gerçekten o saatte araç orada oluyor. Bilet gösterme yada akbil benzeri bir sistem yok, herşey güven, kontrol ve ağır ceza üçlüsüyle sağlanıyor. Biletinizi alıyorsunuz, metro girişlerinde yada otobüs duraklarında yer alan alette saati damgalatıp aktif hale getiriyorsunuz sadece. Dört gün boyunca iki kez kontrol görevlisiyle karşılaştık. Sivil giyimli sade vatandaş gibi görünen bu kişiler bir anda size kimliklerini gösterip bilet sorabiliyorlar. Mark'ın geçerli olduğu zaman cezası 1.000 Mark idi şu anda ne kadar bir bilgim yok.
* Dümdüz bir şehir Münih. Güneyindeki Alp Dağları beşinci katta yer alan otel odamızdan net görülebiliyordu. Yeşili bol şehrin. Doğusunda hemen şehrin içinde Englisher Garten (gördüğüm en büyük parklardan biri) ve kuzeyinde Olimpiyat Parkı yer alıyor. Şehrin içinde de bol bol küçük parklar var.
* Biz kuzeyde şehir merkezine 5 dakika uzaklıkta Swabing semtinde kaldık. Sanırım popüler bir semt. Olimpiyat parkı ile merkez arasında yer alıyor. Bmw merkezi ise tam Olimpiyat Parkının yanında yine şehrin kuzeyinde yer alıyor. Scwabing ile şehir merkezi arasında yer alan Leopold caddesi bizim Bağdat caddesinin minyatürü gibi. Bu cadde üzerinde sayısız restaurant, kafe ve mağaza yer alıyor. Özellikle akşamları her daim cıvıl cıvıl. Üniversitenin de bu cadde üzerinde yer aldığını belirtmek lazım.
* Almanya'nın bir çok şehrinden olduğu gibi Münih'in içinden de büyük bir nehir geçiyor. Isar nehri Englischer Garten'ın kenarından şehrin biraz doğusundan süzülüp gidiyor. Nehir kıyındaki koşu yürüş alanları, bisilet sahaları, kuğular ördekler vb şeyler Almanya'da bol bol gördüğümüz manzaralardan.
* Münih'te şehrin giriş noktalarında bol bol Tor yani kapı var (Tor kelimesi Almanca'da kale yada gol anlamına gelir). Siegetor, Sendlinger tor, Isar tor, Stachus benim tespit ettiklerim. Çok heybetli yada estetik değiller. Özellikle Siegetor'un sahte bir görüntüsü var. Karlsplatz, Marienplatz ve Odeonplatz şehrin merkez meydanları. Marienplatz'taki Rathaus çok heybetli ve korkunç.
Neler gördük, nerelere gittik, neler tavsiye edilir?
- Leopold strasse'de yürüş ve yemek
- Olimpiyat Parkı gerçekten çok özgün bir yer, özellikle tesislerin üstünü kapatan şeffaf konstrüksiyon çok farklı. Bütün tesisler bir arada, yeşillik, göl vs vs. Dayanamadım ben iki sabah koşu bile yaptım.
- Alliance Arena (ben gidemedim)
- BMW Müzesi, en az 3-4 saat harcamak lazım, hayatımızda ilk defa gördüğümüz modeller vardı. Sürüş simulasyonu yapacak vaktimiz olsa o da ilginç görünüyordu.
- Karlsplatz ile Marienplatz arasında yer alan yürüyüş yolu Neuhause caddesi ve Frauenkirche
- Marienplazt ve etrafı, hemen yanındaki modern pazar Viktualienmarkt
- Odeonplatz ve etrafındaki tiyatrolar ve gotik eserler
- Maximilian caddesi (özellikle alışveriş için)
- Dünyanın en büyük birahanesi Hofbrau haus (canlı folk müzik yaplıyor), yanındaki Hard Rock Cafe (biz yer bulup giremedik) ve bu bölgedeki çok sayıdaki yöresel restaurantlar (birçoğunda sadece beyaz bira sunuluyor, normal bira isteyenleri ayıplıyorlar)
- Englischer Garten ve Isar nehri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder