23 Eylül 2008 Salı

Elazığ Günlüğü #2

Sabah yağmurla uyandım, seviyorum yağmuru, yeterki soğuk olmasın. Mutlu bir kalkış oldu. Erkenden hastanenin yolunu tuttuk. Cihazların eğitimi yorucu geçti, yurtdışından ve ofisten bir sürü telefon da cabası. Akşam dört gibi çıkabildik. Oradan daha önce cihaz sattığımız bir hastaneye ilave eğitime gittik, doktor beyin keyfi gelmedi, bir saatten fazla bekledik, iftar vakti gelince bize kibarca kapıyı gösterdi. İftardan sonra gelin deyince 'Kusura bakma hocam Fener'in maçı var' kıvamında yarın sabah geliriz dedik, bütün gün eğitimden sonra sesim kısılmıştı. Doğrudan yemeğe gittik. Restaurantın ismi Orjin. Bu Elazığ'da herşey orijinal gerçekten. Hastaneden şehir merkezine gelirken bindiğimiz minibüs tencerelerle iftar yemeği taşıyan iki kişiyi ezecekti az kalsın. Şoför adamların arkasından birşeyler mırılandı, çok çaba gösterdim ama anlayamadım. Ülke toprakları enteresan tipler kaynıyor, her biri birbirine has. Otele yürürken düşündüm de bu ülkede mizahçı olmak gerçekten kolay, çık sokağa karikatür tipler kaynıyor.

Hastanede de ilginç bir teşhisim oldu. Göz muayenesine gelen elli hasta (doktor başına düşen) vardı, kırkbeşinde birşey yok. Gerçekten problemi olan beş hasta vardı. Diğerleri ya damla yada numarasız gözlük almaya gelmiş (optikçiyle anlaşıp yerine güneş gözlüğü alıyorlar) yada işten veya okuldan kaçan tipler. Allah doktorlara sabır versin.
Anadolu'da en ucuz şey yemek. Bir kişi en fazla 10 YTL'ye koçlar gibi doyuyorsunuz. Bir de 1 YTL verdiniz mi şehirde cirit atabilirsiniz. Elazığ'da oruca saygı çok, restaurantların hemen hemen hepsi akşam iftarda açılıyor (Yıllar önce aynısını Malatya'da yaşamıştım). Bugün bir restaurantın kapısında gömlek satıldığını gördüm (kapı açıktı, gömlekler içeriye doğru dizilmişti). Vatandaş haklı, öğle öğününü başka karlarla amorti etmeleri lazım.

Yarın sabah işimi bitirdikten sonra Malatya'ya, oradan havaalanına, Malatya'dan Onurair uçuşuyla Atatürk havaalanına (Ortaç'ın kulakları çınlasın Onurair'den çekiniyorum ama napayım ss binicem), oradan Bakırköy'e, Bakırköy'den denizotobüsüyle Kadıköy'e ve nihayet oradan eve geçeceğim. Liste biraz başımı döndürdü ürküttü ama eve dönmek her zaman güzel bir duygu.

2 yorum:

MORTAC dedi ki...

Onurair kadar tas dussun basiniza :)) guzel kardesim bir sefer kafaniza kabinicinde su damladi diye bu kadar da tantana yapilmaz ki...
Uluorta sirketim hakkinda aciklama yaptirma bana, arkadaslar Onur Air cok guvenli bir sirkettir, bu kadar. Ve iddia ediyorum Turkiye'nin en iyi muhendislik ekibi de oradadir :))

Murat YILMAZ dedi ki...

Mühendislik ekibinin gözde mühendisinin yaptığımız şikayete kahkahalarla cevap vermesi bu firmadan her zaman korkmamızın yegane nedenidir :)