Kültür elçimiz Murat Ortaç'ın değerli organizasyonuyla daha önce adını hiç duymadığım Rufus Wainwright konserindeydik dün akşam. Sultanahmet köftecisinde yediğimiz harika köftelerle başlayan konser, Rufus'un konser sonundaki 'Good Night' demesinin ardından Mert'la dışarıya doğru yaptığımız deparla sona erdi. Malesef bizden daha fazla sıkılanlar olduğundan dışarı ilk adım atanlar biz olamadık.
Konser biletlerini almadan önce Ortaç'la para iadesi konusunda sözleşmiştik, kendisini Blog okurları huzurunda para iadesine davet ediyorum. Bayburt zulmü hikayesini bilen arkadaşlar dün gece yaşadıklarımızı çok iyi anlayacaklardır.
Konserle ilgili izlenimlerim;
- Rufus değişik bir tarz yaratmaya çalışmış, adına da neo-folk demişler. Benim bu tarzla hiç alakam olmaz, denesem bile başaramam sevmeyi. Aya Irini'nin de kasvetli ortamı eklenince Rufus'un tarzı Pazar günü kilise dinletisine döndü. Birinci şarkı nasıl başladıysa son şarkı öyle bitti. Ses yada melodi sadece %10 civarında aşağı yukarı sinüs yaptı, o kadar. Salı akşamı Aya Irini'de uyuklamak ve huzur bulmak isteyenler için vazgeçilmez bir geceydi.
- Fazla biletlerimizi Diler konser öncesi aynı fiyattan (!) sattı. Napalım bayan arkadaşımız tribün kültürüne uzak, aynı para deyince kapışıldı dört fazla biletimiz. Biletleri alanların üçü yabancıydı, klasik Amerikan köylülerine benziyorlardı. Biletleri satması için Diler'e veren Ortaç kardeşimiz yer konusunda hesaplama yapmayınca çil yavrusu gibi dağıldık konser salonuna, biletleri alanlar da aramıza. Hatta yerini tam bulamayan gavur kardeşimiz biraz trip attı bize, çok ağrıma gitti. Orası konser salonu değil de stadyum olsaydı arkadaşla başka dilden konuşurduk ama neyse efendilik bizde kalsın dedik, ne de olsa turist işte.
- Rufus'un ciddi bir hayran kitlesi varmış ülkemizde. Ya biz çok cahiliz yada millet çok entellektüel. Rufus'un şarkıları tam başlamadan, daha bir iki nota basmışken millet bastı çığlığı. Hiç bilmediğim şarkıların başlangıcında diğer insanların çığlıklar atması beni hep çok kötü bir psikolojiye sokmuştur. Yıllardır bu psikolojiyle savaşırım. Bir sohbette aynı şeyi Erman da yaşadığını söyleyip biraz rahatlatmıştı beni, hatta o abartıp konsere gitmeden önce gideceği kişinin/grubun CD'lerini alıp çalıştığını söylemişti. İşte çalışkan/paralı insanla tembel/fakir insan arasındaki fark. Neyse geçeyim bu psikolojik durumları. Rufus birader kendi hayranlarına güzel bir konser verdi, biz de mal mal seyrettik, arada sızdık.
- Rufus cinsellik olayına epey takmış, her şarkısının arasında cinsel kimliğiyle ilgili yorumlar ve şakalar yaptı. Gerçi bize ne kardeşim, biz bunları aşalı yıllar oldu. Arkadaş kendisini İran'da konser mi veriyor sandı?
- Konser öncesi İbo'yu gördük, şu bizim atom İbo. Adam kırk yaşına geldi, hiç değişmemiş, hatta kız arkadaşı bile aynı...Herkese şişmanlamışsınız derken bana sen zayıflamışsın dedi, hemen göbeği biraz daha içeri çekip evet dedim kibarca.
- Konserin sonlarında içeri kedi girdi, cool bir şeklide sahneye çıktı, sonra da sahnenin arkasındaki cama. Rufus sonunda gördü kediyi hatta sonlarında kısa bir düet bile yaptılar.
- Konserden çıkarılması gereken dersler: İstanbul Müzik Festivali, Caz Festivali gibi sanatsal etkinliklerin vazgeçilmez organizatörü Murat Ortaç bu tip organizasyonlara artık son vermeli. Katılımcıeken sayısına bakarak kendisi de bu kanıya varabilir. Sevmediğimiz tarz müzikleri bize dinletme hakkın yok Murat Ortaç, uğraşma bizler tutucu insanlarız.
Bir de siz siz olun, kendinize verdiğiniz sözü unutmayın. Bu tip konserlerle ilgili sözü kendime son on yılda birkaç kez vermiş olsam bile balık hafızam nedeniyle hep unutyorum, bir anlık gafletle 'evet çok iyi fikir, bana da bilet al diyorum'. Söz bir daha unutmayacağım, değerli Blog okuyucuları da bana hatırlatırsa sevinirim.
3 yorum:
Sevgili kardeşim Murat Ortaç bana haziran başları gibi 'konser bileti' subjectli maili attığında, kendisini kibarca 'www.uzaktanyakindanisimolmaz.org' atlı siteme yönlendirip gereken cevabı vermiştim. Daha önceleri sayın admin gibi kendime verdiğim sözleri bende unutmuştum ama geçen yıl ki Costello eziyeti benim için bir kilometre taşı olmuştur bu konser eziyetleri sinsilesinde. Şerefsizin tek bildiğim şarkısı 'she' iken o konsere gitmiştim ve her şarkı arasında sheeeeeeeee diye anırmama rağmen kart moronun işi inada bindirip söylememesiye girmiş olduğum sinir girdabı beni geri dönülmez yeminlere gark ettirmiştir. Eğer bu yorumu okuyorsa buradan sevgili kardeşim ortaç'a sesleniyorum, birader bir günde bir MFÖ bileti al (mart ayında gittiğimz mfö konseri son yıllarda en çok eğlendiğim konser olmuştur), bi gün bi sezen aksu bileti al, illa gavur olacak diyosan bir sting, bir chris de burg al, zıplayalım çoşalım, her şarkı arasında küfretmeyelim, noolur canım kardeşim ya :)
hehe. :)))
istemeden güzel bir karar vermişim. :)
guzel kardeslerim, sayemde yeni tatlar yeni dokular yasiyorsunuz, hala agliyorsunuz:)
saka maka gercekten de konser biraz izirap sekilndeydi, konser mekanina uygun olsun diye midir nedir rufus daha cok agir parcalarla takildi, bizi biraz yordu.
Seneye guzel abilerimiz gelirse konsere onlara gideriz, siz sikmayin caninizi.
Yorum Gönder