İsviçre Seyahatim (Cenevre-Lugano)

Cenevre İsviçre’nin ikinci büyük şehri ve Leman gölünün kenarında yer alıyor. Her ne kadar İsviçre’nin en büyük ikinci şehri de olsa ufak tefek bir şehir. Şehrin yerli ahalisi toplam nüfusun sadece %20’sini oluşturuyor. Geri kalan %80 ise yabancılar ve İsviçre’nin diğer bölgelerinden gelen İsviçreliler tarafından oluşturuluyor. Tüm Avrupa’da gördüğümüz Türk popülasyonu Cenevre’deki yabancılar içinde azınlıkta kalıyor, her yer Portekizli kaynıyor.

- İsviçre’ye gelmeden önce internette Cenevre hakkında biraz araştırma yapmıştım. Araştırmalarım beni yanılttı, Cenevre beklediğim gibi zengin ve lüks bir şehir çıkmadı. Gölün etrafında lüks villalar mevcut ama şehir merkezi ve periferideki evler eski ve bakımsız. Sokaktaki arabalar da her Avrupa şehrinde görebildiğimiz standartta. Öyle çok lüks bir yaşama rastlamadık. Özellikle göçmenlerin oturduğu mahalleler Avrupa standartlarının altında geldi bana.

- Cenevre’de İngilizce konuşana rastlayamadım. Ülkenin resmi dillerinden birinin Almanca olmasına rağmen onu da konuşan pek yok gibi. Esnafla Tarzanca ve vücut diliyle anlaşabildik. Cenevre’de her şey Fransızca ve Fransız kültürü üzerine kurulmuş.

- Pazar günü bir Avrupa klasiği olan tüm dükkanların kapalı olması şaşırttı bizi. Şampiyona için gelen turistler düşünmemiş. Şampiyonaya özel olarak şehri Pazar günü canlı tutabilirlerdi. Açık birkaç restaurant haricinde Pazar günü vakit geçirebilecek yer bulamadık. Bol bol yürüdük boş sokaklarda.

- Birleşmiş Milletler, Kızıl Haç, Unesco ve Dünya Çalışma Örgütü gibi çok sayıda uluslararası kuruluş Cenevre’de yer alıyor. Tüm bu binalar şehrin hemen kenarında yeşil bir vadide iç içe kurulmuşlar, birbirlerine çok yakınlar. Şehir turu esnasında yarım saat içinde hepsini gördük. BM binası büyük ve dikkat çekici, diğerleri çok basit ve sade binalar. En basit ve tuhaf duran Unesco binası. Tur rehberi İsviçre’nin BM’ye 2002’de katıldığını söyledi, tuhaf karşıladım.

- Leman gölünün içinde 140 metre yüksekliğe su yükseltebilen fıskiyesi mevcut. Sıcak bir memlekette olsa serinlemek için anlam verirdim ama senede bir iki ay yaz yaşayan Cenevre için artistik bir alet olmuş. Bu arada bizim kaldığımız üç gün boyunca havanın sık sık yağdığını ve sıcaklığın gece on dereceye kadar düştüğünü belirtmek istiyorum. Böyle soğuk bir memleketten sıcak kanlı insanlar beklemek hayalcilik olurdu, Cenevreliler soğuk ve donuk insanlar.

- İsviçre’de gözüme çarpan bilmediğimiz farklı bir çikolata markası göremedim. Fakat saat konusunda durum farklı, sanırım yaklaşık yüze yakın farklı marka gördüm. Her yerde saat mağazaları var. Hiç adını duymadığımız markaların satış fiyatı üç bin dört bin Euro civarında.

- Cenevre, tüm İsviçre genelinde olduğu gibi pahalı bir şehir. Taksi ve yeme-içme en pahalı şeyler. İlk akşam katıldığımız hoşgeldin yemeğinde Leman gölünden çıkan levreğe benzeyen nefis bir balık yedik. Bu arada Leman gölü demişken gölün bir kısmının Fransa’ya ait olduğundan da bahsetmek lazım. Havaalanındaki çıkış kapılarından birkaçı da Fransa’ya çıkış yapıyor.

- Bu arada şehir turunda bir baktık Lig TV ekibi çekim yapıyor. Hemen çektik fotoğrafı...

- Cenevre’den Lugano’ya uçakla geçtik. İlk defa duyduğum Darwin havayollarının yirmi kişilik pırpırlı bir uçağıyla elli dakika süren uçuşumuzla İtalyan kültürünün etkisinde olan Lugano’ya vardık. Lugano tipik bir Alp dağı yerleşimi. Dağların arasında kalan orta boy bir gölün kenarında kurulmuş olan Lugano’da İtalyan kültürünün etkisini mimarisinden lisanlarına, yeme içme kültüründen halkın davranışlarına kadar her noktada hissedebiliyorsunuz. Alp ve İtalyan kültürü birleşince çok güzel bir birleşim ortaya çıkmış. Kaldığımız otel bu küçük şehrin tepesinde harika bir manzaraya sahipti.

- Lugano’da araca ihtiyacınız yok, tabanvay olarak her yeri gezebilirsiniz. Şehrin hemen içinde gölün kenarında kurulu olan park Lugano’nun en güzel köşesi. Şehir merkezinde İtalyan mimarisiyle yapılmış estetik binalar mevcut. Hepsinin giriş katı kafe ve restaurantlara çevrilmiş, güzel bir görüntü oluşturmuş. Cenevre’nin tüm durgunluğunu ve soğuk havasını Lugano’nun dinamizmi ve sıcak havasıyla atarak yurda geri döndük.